Krizi Fırsata Çevirmenin Yolları

Her ne kadar gerçeğin bizden uzaklığı, onun bize sağladığı uyandıran ve iyileştiren iç görüye olan isteğimize göre belirlenirse de yaşamda bize daha yakın olduğu bazı ayrıcalıklı anlar vardır. Ne yazık ki, bu önemli, yaşamı değiştirebilecek anların neredeyse hepsi kaçırılır çünkü bizim yanlış olan tarafımız, Sahte Ben’imiz gerçeği saldırıya geçmiş bir düşman olarak görür. İzin verin ne demek istediğimiz size göstereyim, böylece bir dahaki sefere, beklenmedik bir anda, yaşamınızda gerçek belirlendiğinde, onun ne olduğunu anlayabilirsiniz: Sizden yana dostça ve yararlı bir güç. Gerçeğin yapmayı hedeflediği şey yapmasına izin vermek, sizin de olmak istediğiniz kişi olmanıza olanak sağlayacaktır ki bu da mutlu bir insan olmaktır.

Gerçeğin iyileştirici güçleri, hiçbir zaman, bir kriz kapıdayken olduğu kadar, yakında değildir. Tüm gerçek ruhsal gelişimlerin öncesinde kriz vardır, çünkü gerçek Düşünsel büyüme, kişinin kendi önünü tıkayan duygu ve düşüncelerinden kurtulma sürecidir. Gerçek ister bütünlüğün Her bir yeni seviyesinin Öncesinde bir kriz olma zorluğunun nedeni, ne olursa olsun krizin belli bir inanışa, şüpheli bir iddiaya ya da bizi pohpohlayan ancak gerçekle çelişen ve aldatıcı kendi görüntümüze tutunup işaret etmesidir. Eğer bir yerde çatışma varsa, orada acı da vardır ve bilinçdışı psikolojik ve duygusal acı, bilinç seviyemize ulaştığı andan itibaren, genellikle onu tür kriz olarak yaşarız. Bu niye bir krizin gerçek türle yakın karşılaşma olduğunu açıklıyor. Yani bizim kişisel “kriz” olarak adlandırdığımız şey, gerçekte, içimizde daha önce görünmez olan çatışmanın geçici olarak görünür hale geldiği andır. Bu aynı düşünceyi başka bir şekilde de ifade edebiliriz. Bir kriz, kendimizi kandırdığımız bir yalanın ne olduğu ortaya çıktığında oluşur: Bir yalan. Bir iki örnek verelim.

Belki bir adam kendisini, yaşama her zaman kendi kontrolü altındaymış gibi betimler, ancak birden fark eder ki, Gitmesinin ya da konuşmasının veya sonsuz derecede korkmasının önüne geçmemektedir. Bir dönüm noktasına varmıştır.

Bir kadın her zaman kendisini sevgi dolu ve iyi biri olarak düşünmüştür ancak birdenbire başkaları hakkındaki düşüncelerine ne kadar eleştirel ve acımasız olduğunu fark eder. Yaptığı şeyleri yalnızca başkaları onun iyi birisi olduğunu düşünsün diye yaptığını anlar ve bugününü kızgınlık içinde geçirmesine yol açar.

Her iki durumda kendini pohpohlayan öz imgelerle bir yalanı yaşamanın korkunç maliyeti artık bilinç alanına taşınmıştır ve bu kendini kandırma yalanlarının yazarı olan Sahte Ben’e kalan tek alternatif, mutsuzlukları için herkesi ve her şeyi suçlamaya başlamaktır. Bu manevra Sahte Ben için neredeyse her zaman işe yarar. Sürekli onun dışındaki her şeyi suçlayarak, onu fark etmek yerine, yaşamla sürekli kavga etmemizi sağladığını görmüştür. Gerçekten çok kurnazdır. Ne kadar bu yanlış yanımızla taraf olup, onu savunursak, bu bilinçdışı yanlışlığı bize gösteren gerçek bize o kadar düşman görünür. Bunu görmeye çalışın. Bu önemli iç görüyü, henüz öğrendiğimiz içsel tuzaklarla bağlantılandırın ve ardından da şunu giderek artan keşiflerinize ekleyin:

Gerçek asla acı vermez. Bir krizdeki tek acı, Sahte Ben’in gerçeğe gösterdiği dirençtir. Bir krizi bir dönüm noktası olarak kullanmayı başaramadığımızda, yalnızca bir kırılma noktası haline gelir. Bir krizi yaşamınızda kişisel bir dönüm noktası haline getirmek için, sizi tüm dünyanın size karşı olduğuna ikna etmesine izin vermek yerine, içinde taşıdığı dersi size öğretmesini istemeniz gerekir. Bu üstün istek ve ardından gelen yeni bir çeşit acıya dayanmakta gösterdiğiniz isteklilik, gerçek karakterinize ait, daha yüksek bir bilinçlilik seviyesinde, asla bir krizin çözülmesi gerekmez, çünkü çözülmesi gereken bir krizi zaten yoktur.

“Enine boyuna düşünün ama hareket etme zamanı geldiğinde, düşünmeyi bırakın ve içine dalın.”

Napolean

“Size yeni bir çeşit acı diyene kadar tamamen katılıyordum. Yaşamımda acı olsun istemiyorum, yeni bir çeşit acı için endişelenmek istemiyorum!”

“Bu yeni acı türü, bilinçli olarak acınızı sonlandırmak için ne gerekiyorsa ona katlanmanın verdiği geçici acıdır. Bunu iki farklı şekilde söyleyebiliriz. İkisi de aynı yola çıkar. Bu yeni acı, sizin yaşadığınız çatışma her ne ise, geldiği yeraltına geri dönmesine izin vermeyi cesurca reddetmeniz ya da bu iç çatışmayı nedenini görebilecek kadar uzun süre bilinç alanında ya da görünür şekilde tutmayı kabulünüzdür.”

“Bu neye yarayacak? Niye yalnızca unutmayalım ve oynamaya devam etmeyelim veya sadece şiddeti azalana kadar beklemeyelim?”

“Dünya bir adam ya da kadının neler bildiğine bakmıyor. Önemli olan neler yapabildiğidir.”

Booker Washington

“Hepimiz benzer yaklaşımları denedik. Acı sona ermiş gibi davranmak yalnızca geri döndüğünde kestiği cezayı katmerlendiriyor zaten nedeni ortadan kaldırılmazsa, her zaman yapacağı budur. Geçici rahatlama işte böyledir, özellikle sıra iç çatışmaya geldiğinde. Bazen ruhsal sessizlik savaş meydanında, topçu ateşine verilen araların gergin sessizliğine benzer; orada bekleyen hiç kimse için gerçekte rahat huzur yoktur. Öte yandan, çatışmayı bilinç alanımızda tutarsak, olacakların nasıl bir yarar sağlayacağına bir bakalım. Mesela bir örnekle; varsayın ki bir adamın iç çatışması bilgili ve güçlü bir adammış gibi davranmak. Başkalarının kendisini bir güç ve dengelilik kaynağı sanmasını istemektedir -kriz anlarında güvenilecek birisi. Elbette, başkalarının kendisini böyle görmesini istemesinin kısmi nedeni başkaları öyle düşünürse, kendisinin de bunu doğruymuş gibi hissedecek olmasıdır. Ama yine de, başkalarına sorunlarını nasıl aşıp, uçup gidecekleri hakkında verdiği sonsuz öğütlere karşın bilmektedir ki, buna en çok kendisinin gereksinimi olmasına karşın, kendini yerden bir parmak havalandıramamaktadır. Bir kriz durumundadır. Aslında kendisinde olmayan bir güce sahipmiş gibi davranmaya devam etmeyi seçebilir. Krizden kaçınmak için ya da krize girmeyi seçer ve orada numara yaptığının daha fazla bilincine varması, yalnızca numaranın kendisini ortadan kaldırmaz, aynı zamanda şüphesiz ki numara yapmasıyla ilişkili tüm korkuları ve kendinden şüpheyi de ortadan kaldırır.”

“Yalnızca numara yaptığımın farkında olmak, nasıl onu yok edebilir ki?”

“Çünkü kimsenin acı çekmeye gereksinimi yoktur! Bu yeni ve daha yüksek farkındalığın ışığı sizin için her şeyi aydınlatmadan önce, Sahte Ben kendinizi iyi hissetmek için rol yapmanız gerektiğine sizi ikna etmişti! Öyleymiş gibi davranmaktaki acı sizi endişeli yapıyordu, mutlu değil. Siz yalnızca iyiymiş ya da nazikmiş veya güçlüymüş ya da bilgeliymiş gibi davranmanız gerektiğini düşünüyordunuz. Aslında gereksiniminizin arkasında ne olduğunu görmekti. Size gereken tek şey gerçek karakteriniz. İzin verin neye gereksiniminiz olmadığını size o göstersin.

Kozmik Güce Giden Gizemli Yol (Prentice Hall,1967) adlı kitabında Vernon Howard, bu yeni daha yüksek farkındalığın korkularımızı ve kafa karışıklığımızı nasıl silip attığını şu diyalogla örnekler:

“Anlamıyorum. Endişenin farkında olmanın, onu giderdiğini söylüyorsunuz. Ben ne kadar endişeli olduğumu biliyorum ve endişem hala orada duruyor.”

“Kendini endişeli hissetmekle, farkındalık aynı şey değil. Yalnızca kendinizi endişeli hissettiğinizde, onunla özdeşleşirsiniz; göremeyeceğiniz kadar yakınsınızdır. Eğer gözlerinizi kapatırsanız ve parmaklarınızla yuvarlak bir nesneye dokunduğunuzu hissedersiniz, bunun bir bomba olduğundan korkabilirsiniz. Gözlerinizi açın, bunun zararsız bir top olduğunu göreceksiniz. Benzer şekilde, eğer uykudan uyanır da her şeyi gerçekte oldukları gibi görürsek, acılarımız kaybolur gider.”

Basında Dap