Sınırsız Güç 3

Mutlak güçle donanmış bir insan, sevgi ve güvenden başka enerji yaymayan bir insandır.

Şimdi sizlere mutlak güçle donanmış bir insanın özelliklerini vermek istiyorum;

Mutlak güce ulaşmış birisi alçak gönüllüdür. Bu, kendinden aşağı gördükleriyle lütfen birlikte olan birinin sahte alçak gönüllülüğü ile karıştırılmamalıdır. Bu, her mutlak güce ulaşmış kişiliğine karşılık veren bakış açısına sahiptir. Yaşama saygı duyan hiç kimseye ya da hiçbir şeye zarar vermeme niteliği taşır. Dünya için endişe duyuyor musunuz? Dünyaya hiç zarar vermemiş biri alçak gönüllü biridir.

Acaba sizce zararsız olmak ne anlama gelir? Bence, bir varlığa zarar vermeye ihtiyaç duymayacak kadar güçlü olmak anlamına gelir. Bana göre ifade ettiği anlam şudur:

Siz o kadar muktedir ve güçlüsünüzdür ki bilinciniz, zarar vererek güç gösterisi yapmak gibi bir düşünceyi içermez.

Gerçek alçak gönüllülüğe ulaşmadan bu tür bir güç edinemezsiniz, çünkü içinde bulunduğunuz durumu ya da birlikte olduğunuz insanları saygıdeğer bulmuyorsanız güç kaybediyorsunuz demektir.

Rekabet etmek; başkalarıyla bir şey uğruna çekişmek, bir amaç gütmek, bir şeye ulaşmaya çalışmak, birileriyle birlikte bir şeyin peşinden koşmak demektir. Eğer amaçladığınız şey itibar görmek, dikkat çekmek ya da tenekeden bir madalya yerine altın madalya kazanmaksa, rekabeti güdüleyen sizin kişiliğinizdir. O halde siz, başkalarının zararına güçlenmeye çalışıyorsunuz, bir başkasından ya da diğer insanlardan üstün olduğunuzu kanıtlamaya uğraşıyorsunuz, dışsal güç uğruna çaba gösteriyorsunuz demektir. Bu ya da şu ödül için çekişmekle, kendi değerinizi anlamadan önce, dünyanın size bir değer biçmesini ve bu değeri onaylamasını istemiş oluyorsunuz. Kendi değerinizi belirlemeyi başkalarının ellerine bırakmış oluyorsunuz.

Bu durumda, dünyada üretilen bütün altın madalyaları kazansanız bile, güç sahibi olamazsınız.

“Kimse size saldırmadığı halde, savunmaya geçmeniz karşınızdakine saldırı gibi gelir.”

M. Goulston

İçindeki mutlak güçle donanmış birisi bağışlayıcıdır. Bağışlama ahlaki bir konu değildir. Bu bir enerji dinamiğidir. Genelde insanlar bağışladıklarını ne bağışlananın unutmasını isterler, ne de kendileri unutmak isterler. Bu tür bağışlama, bağışlanan insanı kurnazca yönetmek, yönlendirmek anlamına gelir. Asıl olan bağışlama bu değildir. Bu, bir başka insan üzerinde dışsal bir güç elde etme yoludur.

Bağışlama geçmiş bir deneyimin yükünü taşımamak anlamına gelir. Bağışlamamayı seçtiğinizde, bağışlamadığınız deneyim size yapışıp kalır. Bağışlamayı seçmek, her şeyi çarpıtan, kopkoyu korkunç bir güneş gözlüğü takmayı kabul etmek gibidir. Her gün yaşama bu kirli camlardan bakmaya zorlanan, siz olursunuz, çünkü onları alıkoymayı seçen sizdiniz. Siz dünyayı gördüğünüz için, herkes de öyle görsün istersiniz. Elbette dünyaya bakarsınız ama o dünyayı sadece siz görürsünüz, çünkü kendi kirlenmiş sevginizin camlarından bakmaktasınızdır.

Bağışlama, kendi deneyimlerinizden başkalarını sorumlu tutmamak anlamına gelir. Deneyimlerinizden kendinizi sorumlu tutmazsınız, başka birini sorumlu tutmak durumunda kalırsınız ve eğer bu deneyimden hoşnut değilseniz o insanı kurnazca yönlendirerek deneyiminizi değiştirmeye başlarsınız. Örneğin yakınma, şikayet etme, suçlama, deneyimizin sorumluluğunu bir başkasına yüklemek ve her şeyi sizin için onun düzene sokmasını istemektir.

Aslında yakınma bir kurnazca yönlendirme biçimidir ama bu tutumunuzu aşıp kurnazca yönlendirmeye kalkışmadan sorunu idrak etmek ve paylaşmakta özgürsünüz. Burada önemli olan nokta, sorunu paylaşmanız değil, paylaşmaktaki niyetinizdir. Eğer paylaşmak yerine, ortaya çıkan sonuçtan yakınmak gibi bir tutum içine giriyorsanız, olumsuz olan budur, yoksa paylaşmak olumsuzluk değildir. Önemli olan nasıl paylaştığınızda. Paylaşmanızın arkasındaki niyettir. Sorunu paylaşmadan önce kendinize her zaman şu soruları sorun.

"Bu sorunu paylaşmaktaki niyetim ne?"

"Belirli bir karşılık mı bekliyorum?" Tutum ve davranışlarınızı ayarlamak için bu yolu kullanın.

Deneyimlerinizin sorumluluğunu bir başkasına yüklemeye başladığınızda güç kaybedersiniz. Karşıdakinin ne yapacağını bilemezsiniz. Bundan dolayı mutluluğunuz, esenliğiniz için gerekli olduğunu düşündüğünüz deneyimleri başkalarının size vermelerini beklerseniz, sürekli bunu size vermeyecekleri korkusu içinde yaşarsınız. Oysa ki bağışladığınızda başkalarını olduğu gibi kendinizi de eleştirip yargılamaktan kurtulursunuz. Hafiflersiniz. Öğrenirken almış olduğunuz kararlardan kaynaklanan olumsuz deneyimlere tutunamazsınız. Bunlara tutunmak pişmanlık getirir. Pişmanlık duyduğunuz zaman güç kaybedersiniz. Eğer biri, diğerinin gülebildiği deneyimlerle kederleniyorsa, hangisi daha hafiftir. Zarar verici olmayan hangisidir? Unutmayınız ki "DANS EDEN KALP, MASUM OLAN KALPTİR". Gülemeyen biri sıkıntı yüklüdür. Zarar verici olmayan kalp, dans eden kalptir.

“Birşeyin sadece akla uygun olması onun aynı zamanda gerçekçi olduğu anlamına gelmez.”

M. Goulston

“Şeytan, kalbi kırık ve öfkeli insanların, yani aslında şeytanın gerçek duygularını ifade edenlerin ruhuna değil, vast insanların, nüfuz edilmesi kolay vicdanına saldırır.”

Michael Hordimon

Mustafa Kılınç Şifreleri