İki Farklı Kişilik miyiz?

“Aslında bir kişinin içinde örülmüş iki farklı kişilik miyiz?”

 

Bunun komik olduğunu itiraf ediyorum: Hem bilinçdışı, hem de bilinç hareketlerle karşılıklı ilişki içindedir; ama bilinç ve bilinçdışı birbirleriyle ilişkili değildir. İnsanlar bu yüzden “Bilmiyorum” ya da “Düşünmem lazım” ya da “Ne yapmam gerektiğinden emin değilim” gibi cümleler kurar.

İnsanlar genellikle kendilerini ve onları çevreleyen dünyayı anlamlandırmaya çalışıyor. Zaman zaman hepimiz bizi müthiş şaşırtan şeyler söylediğimiz için, içgüdülerimizle çelişen bu sözleri anlamlı kılmak adına hikâyeler yaratmak (uydurmak) zorunda kalıyoruz. Bu hikâyeler, uyuşmazlığı arkada bırakıp ilerlememizi sağlıyor.

 

Kendimizi ve diğerlerini anlamamızı daha da zorlaştıran şey 1,5 kiloluk beynimizde taşıdığımız acı dolu, deforme olmuş hatıralar… Beyin her olayı taze tutan bir video değildir. Beyin müthiş geniş bir depolama ağı içinde; olayları, düşünceleri ve hatıraları yorumlayan ve yeniden depolayan, yeniden yorumlayan ve tekrar depolayan bir mekanizma. Yanlış hatıralara o kadar çok rastlanıyor ki, herhangi bir uzunlukta bir sohbetin içinde en az bir kez hiç yaşanmamış bir hatıradan bahsediliyor.

Bu iki kusurlu unsuru anlamak (şüphesiz hafızamız ve karakterimizin ikili yapısı), aynı olayı yaşadıkları halde bunu farklı hatırlayan ya da yorumlayan insanların kavgalarını ve tartışmalarını anlamayı çok kolaylaştırır.

Son araştırmalar, başkalarına nasıl tepki göstereceğimizin tahmin edilebileceğiyle ilgili bazı ipuçları veriyor. Mesela kardeşini seven bir kişi, kardeşi gibi davrananları da sevme eğilimi gösteriyor.

Kadınlar genelde “İlk Aşklarının” etkilerinden kolay kolay kurtulamıyor. Duygusal köklerini derinliklerde yaşadıkları için ilk aşklarından ayrılmaları sonucunda karşılarında ilk aşklarının özelliklerini arıyorlar. Çoğunlukla bunun farkında bile olmadan birkaç ortak özellik yakaladıklarında ise kadının Beyni “ONA GÜVENEBİLİRSİN.” Mesajı veriyor. Kadın böylece “Aynılık” özelliğinin etkisiyle çok kısa bir süre önce tanıdığı erkeğe çok fazla güvenip beklentiye giriyor. Erkeklerde ise durum biraz daha farklı gerçekleşiyor. Erkekler ilk aşklarından sonraki ilişkilerde ortak özellik arama yerine farklılıklara odaklanıyorlar. Farklı olmalı, daha cazip olmalı, kendini sıkmamalı aksine “özgür ruh” içerisinde ilişkisini sürdürmek ister.

Gerçekte aralarındaki ilişkinin tanımını yapabilenler için sorun yok. Yaşadıkları ilişkinin tanımını hiç düşünmeyenler için ise HUZUR yok.

“Düşünme ve davranış birlikte hareket eder.

Davranışın doğuş noktası zihindir.”  

 “Mustafa Kılınç”

 

Size göre; yaşadığınız bir ilişkiye, evliliğe bir isim verecek olsaydınız bunun adı ne olurdu?

Bunu tanımlama işi sizin. Ancak vereceğiniz “isime göre” ilişkiniz Beyniniz tarafınızdan yönlendirilecektir. Haydi şimdi!

İsim koyalım?

Bizim ilişkimizin adı .................................................

Bizi tanımayan kişiler dışarıdan nasıl tanımlarlar? Onlara göre bizim ilişkimizin adı ne olurdu?

..............................................................................................................

Çünkü .....................................................................................................

Kendi gözünüzden ve başkalarının gözünden ilişkinizi tanımlama cesaretini gösterdiğiniz için tebrikler. Lütfen verdiğiniz cevapları “Çünkü” ile güçlendirin. Sizin ve Beyninizin buna ihtiyacı var!

 

“Seni Seviyorum diye biliyorsam,

Bu sende bütün insanlığı,

Bir anlamda bütün canlı olan her şeyi

ve yine sende kendini seviyorum demektir.”

Erich Fromm

Yazar: Beyza Yolbilir

Mustafa Kılınç Şifreleri